Hiçbir zaman aldığın kadarını veremezsin ve verdiğin kadarını alamazsın insanlardan. Yaşadığın hayat eşit de değil adil de; çünkü sen de değilsin. En az herkes kadar bencilsin, bunu fark etmen herkesten uzun sürecek ama göreceksin. Aklına gelen ilk fikir her zaman "ben" diyor, üstünde ikinci defa düşünmediğin her karar bencilliğinin imzasını taşıyor.
Kimse seni suçlamaz bencil olduğun için zira bencillik bazen iyidir. Odur seni insanlığın lanetinden koruyan, seni birey yapan; ancak fazlası da seni toplumdan alır ve günden güne bireyselleştirir. Kulağa geldiği kadar hoş değil bu, hepimiz kalın zincirlerle bağlıyız bu topluma. Ne kadar sert çekersen ayağını o kadar olasıdır bacağının kopacak olması ve sen zincirin şıngırtısından, bacağına yolladığı acı uyarılardan zevk alıyorsun. Bireyselliğin kaçınılmaz hazzıdır bu. Sonuçlarından bağımsızken dünyanın en tatlı meyvesidir o.
İşte bu bencilliktir eşitlik ve adalet duygunu hırpalayan. Ya fazla yakınsın zincirlerin bağlı olduğu kayaya ya da fazla uzaksın ve uzaklaşmaya çalışıyorsun hâlâ. Ya bireyselliğin kölesisin ya toplumun. Ya eli açık olansın ya kapalı. Ortasını bulanların huzuruna erişemeyeceksin ve farkına bile varmayacaksın.
Ya kendi elinde eriyecek varlığın, ya da her gün gördüğün öbür kölelerin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder